GASAVAN ÜZERİNE
Ardıç gölgesinde gasavan etmeyi sevenler. Sedire söykenerek gasavan atanlar. En tatlı batırık gasavan atarken içtiğimdir diyenler. Ekmek atarken hem sıkma-börek yirim hemde gasavan atarım diyenler. Gasavan atarken elalemi çekiştirenler. Yemegin kaydini yaparken gasavan atanlar. Çaysız boğazımdan hiç bir şey geçmez diyenler. Gasavanda banadura piyasasını tartışanlar. Gasavan atarken börtme yiyip kenger içenler. Gırçılan elinin açısına rağmen gasavan atanlar. Hasta tanıdığına kekik içmesini ve vikis sürmesini tavsiye edenler. Merheme melan diyenler. Ağrısı olduğunda mutlaka panalgin veya gripin kullananlar.
Tantunim çomaç olsun ve yanında mutlaka süs büberi isterim diyenler. Kurbanda kestiği çebici pirzola olarak tüketenler. Feri soksada hiç bir şey olmaz diyenler. Çocukken Congalaz karısından çok korkanlar.Okuldan gaçıpda plaj yolunda aylak aylak gezenler. ş ile başlayan kelimeleri h ile ve k ile başlayan kelimeleri g ile söyleyenler. Haraç yiyipte keçiboynuzu tadı alanlar. Çingil ile su taşıyıp boçut ile içenler. Çomça ile yemek karıştıranlar.çıtlık gavurkasına bayılanlar. Istar dokuyup çul üzerinde oturanlar.
Çocukken gocuk ve ermenek giyip mekap ayakkabıya imrenerek bakanlar. Toprak su da denize girenler. Mobiliyeti ve rus motoru hiç bir vasıtaya değişmem diyenler. Meskop ile Erdemli’den Mersin e gidenler. Artık Ali Er millletvekili olmasın diyenler.
Islak elini ve yüzünü silmek için peşkır kullanan evin içinde şipitik ile dolaşanlar. Düğünlerde misafirlerine topalak ve tahıl ikram edenler. Mangalda pişmiş ve kemik kıvamında olan içli köftedeki lezzeti unutamayanlar. Çökelek sıkması ve cücübarsağından yapılan böreğe doyamayanlar. En lezzetli yemeğin lepe olduğunu idda edenler ve özel günlerde goyu bulamaç yapanlar.
Yayla yapmaktan çok seyili sevenler, atayana binmeyi özleyenler. Yaylalardaki kahvelerde kekip içip, vhs kasetlerden Jackie Chan in filimini seyredip çıkışta şakalaşırken dövüşmeye başlayanlar. Evdeki ayakkabıyı kuş lastiğıine yorak, mobiletin iç lastiğini sırım yapanlar. Baklavayı tatlı olarak saymayıp, bir oturuşta yarım kilo bandırma yiyenler. Yeni doğan bebeğine isim verilirken misafirlerine iki petibör büskivi arasında lokum ikram edenler.
Serasında vara yoga tomaran (tarım ilacı) kullanıp kanser illetide nirden çıktı diye soranlar. Domatesin bobpağını, üzümün çıngılını, buğdayın kellesini toplamayı sevenler. Kendi tüccarına güvenmeyip, domatesini ve limonunu başka memleketin (çoğunlukla hataylı) tüccarına satan ve parasını alamayıncada ah vah diyenler. Tüm aile fertleriyle 8-9 ay boyunca serada çalışıp, sezon sonunda borcunu ancak ödediğine sevinenler. Deniz kenarındaki alüvyonlu topraklara şehir kurup, dağ başındaki sayları diremitle patlatarak sera yapanlar. Domates para etti diye muz ve limon ağaçlarını söküp krediyle sera yapan fakat sezon sonunda zarar edince tekrar limon dikenler. Meştelede torbalara harç doldurup çitil dikmekten nefret edenler. Daha çok kışın tüketilmesine rağmen yazın tarlasına karnıbahar ve brokoli dikip zarar edenler. Yarım dönüm seki için gardaşlarıyla kavga eden ve yıllarca mahkemelik olanlar. Okuntu gelmedi diye horantasının düğününe gitmeyenler.
Yaylaya çıkarken akkuyuda (aslanlı) mola verenler, avgadıdan pide almadan geçmeyenler ve hayalet var diye devrenden gece geçmekten korkanlar. Yaylada galle kovalamaktan ve goçmar ın kuyruğunu koparmaktan zevk alanlar.
Yensede yenilsede maç sonunda zopa yiyeceğini ve kafasına taş atılacağını bile bile güneylilerle maç yapanlar. Nişanlıyken düğüne bir kaç ay kala gelinkızını kaçırıp bir ömür boyu kayınbubasıyla küs kalanlar. Kendi köyünün okumuş öğretmen, doktor, mühendisini beğenmeyip başka memleketin insanlarına gıpta ile bakanlar. Uzman doktorun teşhisine güvenmeyip bir de Şükrü’ye soralım diyenler. Hayatında ilk defa kar yağışını başka şehirlere okumaya gittiklerinde gören gençler. Didik tutmadı diye babasından dayak yiyenler. Kadir gecesinde kadir bekliyorum diye namaz kılmadan sabaha kadar uykusuz kalan ve ertesi günü uyuyarak geçirenler. Yazın en büyük keyfi talfar altında cibindirik içinde uyumaktır diyenler.
Murt yemeye bayılanlar itiburnu ya gıcık olanlar. Sucuk denince avgadı, mantar denince aklına kuzugöbeği gelenler. İlan ve bösüden tırsmayan fakat gurk tavuk görünce kuduz köpek görmüş kadar korkanlar.
çelenin başında davar güdüp, davar da ekin salanına geçince çocuğu goputanlar, gara şalvarının beyaz don lastiğine 5110 telefon dakıp gezenler, gara şalvarla birlikte ermenek geymeyi sevenler, külükle davar yaanı sürtüp gökgeçi çalkamayı sümürdükten sonra gırlende kavasını goyar goymaz yüreği tutanlar, yaylanın soğunda geceyarısı goyun-davar örüdenler, alimiyon ırbığın ahenkli takırtısında hülünden del de ağzından suyu döküp gök sabınla yüzünü yakayanlar, domatisin kelini sandın altına koyup yüzlüğünü üstüne goyanlar, ikindinden havanın nasıl olacağını adı gibi bilip ona göre yağ zobası temizleyip füze sobalarına 5-6 numara yağ dolduranlar, kel de olsa evinin önünden eminecek bi geçiyi eksik etmeyenler, geçi ötürük olunca teremusun vuranlar, yaylaya göçerken traktörün arkasına gasayı dakıp ona evi yükleyen ve gasanın arkasına da tankeri dakanlar, akkuyu da çomaç yiyenler, çocuk üstünü batırınca “adı batmayasıcanın dölü” deyip yargınına zımzığı verenler.Babasının kulağının köküne taklattığı tokattan canı yananlar..çarkıdı çıkmış mobiletle köy alanında tur atmayı sevenler.öteaka daki goyakta arkadaşıyla tas fıcıtmaca oynarken güttüğü keçiler elalemin sekisindeki arpa sapını dağıtanlar. Alanda patozla harman çekenler ve ölçü birimi olarak 40 tas buğdaya bir kile diyenler. Elliksiz orak, yoraksız kuş lastigi kullanamayanlar. Gökler deresindeki uyuz pınarından su içip, çınarın altında piknik yapanlar. Lafına evel birisinin dediği diye başlamayı sevenler.Çocukken para kazanmak icin yazin tohum (keber) kışın sülük (salyongoz) toplayanlar. Çigdem kökü yemek için ilkbaharı dört gözle bekleyenler. Peynir yapmak icin süt keşşikligini helke ve çöple yapanlar. Tınsırana cok yasa diyenler. Anasının buyurduğu yumuşu tutmaktan sıtkı sıyrılanlar.Çelenin yamaçlarında garamık toplayanlar.
NEVZAT ERDEMLİ DEN ALINTI DIR. TEŞEKKÜRLER...
